EYLÜL ROMANIN BU YÖNLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?


EYLÜL ROMANIN BU YÖNLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
Eylül romanın burada özetini yapmayacağım. Kitap üzerine makale bulunmakta fakat   karakterlerin psikolojik açıdan incelemesi yok.

İncelenecek Kahramanlar: Necib, Suad, Süreyya 

Önce Necib ile başlıyoruz, Necib genç fakat o zamana göre evlilik yaşı gelmiş baskı gören bir birey. 
Peki Necib neden evlenmiyor? Necib birçok kadın ile  birlikte olmuş, hiç birine kalbini kaptıramamış mı? Evet, kimseyi sevememiş bunun sebebi ise birlikte olduğu kadınların genelde evli olmaları diyebiliriz. Necib biraz çapkın bir Bey fakat çok romantik olduğunu kitabı okuyunca anlayabiliyorsunuz. Necib, Süreyya çok imrenmekte çünkü onu her haliyle seven, sayan, iffetli ve bir melek misali hanıma sahip. Necib’in bu imrenmeleri bir süre sonra istemeye istemeye de olsa Suad’a karşı bir aşka dönüşür. Başlarda Necib’in Erikson’un Psikososyal Gelişim Evrelerinden olan Yakınlık Karşısında Yalnızlık döneminde takıldığını görebiliyoruz. Bunun en net göstergesi bütün kadınların aynı olduğu elbet bir gün aldatılacağı düşüncesini hissetmesi, yani bir kimsenin kendisine zarar vereceğini düşünüyor. Bu dönemi Suad’ı yakından tanıdıkça sevilmeye değer biri  olduğunu anladıkça atlatır. Başlarda Suad gibi birini bulamayacağını düşünerek günlerinin geçirir. Daha sonra Suad’ın onun eşi olduğunu düşünmeyle devam eder.

Süreyya ise hayattan haz alma için sürekli yeni şeyler keşfetmek istiyor. Süreyya bana göre id’i baskın bir karakter hazzı onun için daha önemli. Örneğin yaz için bir tekne kiralıyor fakat daha sonra daha büyük bir şey istiyor. Süreyya için hedonik adaptasyonun (mutluluk duyduğun bir işlevden bir süre sonra haz alamama)vücut bulmuş hali diyebiliriz. Hanımı ile 5 senedir evliler ve artık eski aşkları olmadığı gözler önüne seriliyor, aşkları artık dostça bir aşka dönüşmüş durumda.

Suad, aslında kocasına çok saygılı ve içten bir sadakat ile bağlıdır fakat Süreyya’nın Suad’a karşı ilgisi kalmamıştır. Suad günlerini Necib ile piyano karşısında geçirmektedirler. Suad ile Necib’in gözlerinin aşkı burada başlar, birbirlerine anlamlı bakışları ile devam eder. Aslında romanı yazan yazarımız Mehmet Rauf o zamanlar Halit Ziya Uşaklıgil ile arkadaşlar ve onun etkisinde yazılmış bir roman diyebiliriz bu yüzden aşk üçgenini görebiliyoruz fakat işlev yok bu kitabımızda belki de dikkat çekmek istememişti yazarımız. (Kitabın konusunun o dönemin Serveti-Fünun dergisinde yayınlanan kararlar ile uymadığını da belirtmek isterim.)
Son olarak Suad geziye gitmek için hazırlanır eldivenlerini piyanonun üstüne bırakır. Daha sonra çıkacakken eldivenin tekini bulamaz. Geziye Necib, Suad ve Süreyya birlikte giderler. Aslında eldiveni Necib alır, her ne kadar masum görünse de sonraki sayfalarda böyle narin güzel eller gibi cümleler geçince emin olmuş oldum bu birazda olsa fetişlik barındırıyordu.
 Kitabın hakkını yememek lazım tasvirleri insanı sıksada sürükleyiciydi. Benim gibi Suad'ın Necib ile gitmesini isteyen var mıdır acaba ?
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAZMA GÜÇLÜĞÜ (DİSGRAFİ) ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

KÜLTÜR MESELESİNİ EDEBİYAT, ŞEHİR, MİMARİ VE MUSİKİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ