Kayıtlar

KÜLTÜR MESELESİNİ EDEBİYAT, ŞEHİR, MİMARİ VE MUSİKİ BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

  Türk musikisi bağrından çıktığı milletin izleriyle bütünleşmiştir. Bunlar Türk halk müziği ve Türk halk dansı gibi.   Yahya Kemal, klasik şiir ve musikimizin İslam medeniyetinin Türk kimliğiyle zirveye taşınmasında çok önemli rolü olduğunu biliyordu. Ona göre “şiir musikinin hemşiresi” olduğu için ikisini birbirinden hiç ayırmadı; klasik Türk şiirinin biçim ve muhtevasına özenerek yazdığı şiirlerinden bahsederken hep “Söyledim.” derdi, ama “Yazdım.” demezdi. İşte bu nedenle, Yahya Kemal’in şiirlerini tanımak isteyenler Seyyid Nuh, Hâfız Post, İsmâil Dede’nin devirlerini methettiği Eski Musiki şiirinde olduğu gibi, ister istemez Türk musikisinin klasik devirlerinde bulabilir kendisini. Musikimizi öne çıkarması kuru bir mazi-perestlik değildi şüphesiz. Ziya Gökalp’le sohbet ettiği günlerde bu husustaki düşüncelerini dile getirdiğinde “Harâbîsin harâbâtî değilsin / Gözün mâzîdedir âtî değilsin.” tenkidine karşılık Gökalp’e meşhur “Ne harâbî ne harâbâtîyim / Kökü mâzîde bir âtîyim.”

PAY IT FORWARD-İYİLİK YAP İYİLİK BUL

  Filmi izlemeden adına bakınca aklıma karma geliyor. Karmaya inanlardanım. Bir insanın iyilik sahibi olmak için iyilik yapması gerektiğine inanırım. Bir şekilde bir eşyam kaybolduğunda o bana bir şekilde geri gelir ya da gelmiyorsa bu benim hatalarım neticesinde oluşur. Ama her şeyin karşıtına akması eğiliminde işler biraz değişiyor. Trevor’ın annesi alkol bağımlısıdır ve kafası estiğinde, sığınacak bir liman aradığında gelen bir babası vardır. Trevor küçük yaşında zorluklara rağmen ödevi olan “İnsanlığı değiştirebilecek bir icat planlar”,   “Mükemmel Dünya”. Trevor’ın annesinin alkol bağımlılığı, annesinden mirastır genetik yatkınlık çevre koşulları ve annesinin iradesizliğinin azizliğine uğramıştır. Annesi Trevor’ın babasına sürekli şans tanımaktadır, bunu yine annesinden miras aldığını düşünüyorum. Alkol bağımlılığıyla mücadele etmek yerine onunla alkol alan biriyle beraber olmaya yeğlemekte. Mr. Simonet obsesyonları olan çocukluğunda ciddi travmalar atlatan bir öğretmen. Yüzünde

TOLSTOY “İVAN İLYİÇ İN ÖLÜMÜ”

  İnsanoğlu hiç ölmeyeceğini düşünür. Hiç yaşlanmayacağını hiç saçlarına ak düşmeyeceğini ya da ölümünün erken gelebileceğini düşünmez. Tolstoy ölüm duygunsu küçük yaşlarda öğrenmiş önce iki yaşında annesini sonra babasını daha sonrada diğer aile fertlerini kaybetmiştir. Bu kitabın ana konusu da ölümdür. Kitap İvan İlyiç adında bir yargıcın amansız bir hastalığa tutulup hayatını kaybetmesiyle başlıyor. Cenaze töreni ile başlayan kitabın daha başından itibaren hayatına doğru insanları alamayan bir adam olduğunu düşündüm. Bir insan trajik bir şekilde ölebilir bu trajedi bir tren kazası, zamansız bir ölüm olabilir fakat İvan’ın ölümü bence asıl acınacak ölümdü. İnsanlar zor hayatlardan geçer, her insan dost canlısı değildir ama belki bir çiçeğe su vermiştir. İvan kötü biri değilken neden bu kadar acı bir sonu gördü diye hüzünlendim. İvan’da da bunu gördüm aslında ölümün pençesindeyken hayatın tek gerçeğini aradı. İvan parlak geleceği olan sevilen bir çocuk olarak büyümüş. Aşık olmuş

PAUL COELHO “SİMYACI”

  Kitabın ana konusu bir çobanın kişisel menkıbesine ulaşmak için çabalaması, içsel değişim ve dönüşümünü tamamlaması üzerine oluşuyor. Santiago aslında papaz unvanına ramak kala bunu reddeden ve babasına gezgin olmak istediğini yeni insanlar ve kültürler tanımak istediğini söyler. Babasının gezebilmesi için çoban olması gerektiğini söylemesiyle Santiago artık çoban olmaya karar verir ve yollara düşer. Delikanlı yolculukları sırasında aşık olur, kişisel menkıbesini tamamlar, evrensel dili öğrenir ve en önemlisi sonunda çöle ve Fatima’ya sıradan günlük hayatına döner. İç benliğimizi ne kadar özgürleştirebiliyoruz? Aslında kahraman mı çok özgür ruhlu ve kendini bulmayı seçmiş yoksa biz çok tamam mıyız?   Soruları çokça kafamdan geçti durdu. Kitabı okumuyorken bile düşündüklerimin arasına sızdı. Tıpkı delikanlının kişisel menkıbesine yaklaştıkça yüreğini susturamaması gibi oldu. Bir mimikten birçok kelimeyi okuyabiliyoruz aslında. İş yerinde duyma engelli bireylerle mimiklerimiz ile a

MEMENTO-AKIL DEFTERİ

  Filmin ismi akıl defteri de olsa insanın aklını son derece bulandıran bir film kendisi. Filmin en başında filmin sonu gösterilirken filmin sonunda filmin başındaki olay örgüsü çözülmektedir. Filmin kahramanı Leonard bellek yitimi yani amnezi yaşamaktadır. Amnezinin bir türü olan   anterograd amnezidir. Başına gelen darbe öncesi olayları hatırlamakta fakat yeni anılar oluşturamamaktadır. Kısa süreli bellekteki anıları uzun süreli belleğe aktarılamamaktadır. Aynı zamanda paraamneziktir, yani yaşananları yanlış hatırlamaktadır. Sammy’i kendi olarak düşünmekte kendi yaşadıklarını ona atfetmektedir. Bu atfedişin adlında beklide egosunun savunma mekanizmaları yatmaktadır. Kaygı veren karısının öldürme düşüncesini daha az kaygı yaratan Sammy’e yüklemiş olabilir. Egosu savunma mekanizması olarak kendi yaşamı ile Sammy’nin yaşamını yer değiştirmiştir. Ama Leonard, Teddy ile konuşurken çoğu kez karısının şeker hastası olduğunu onu istemeden de olsa ölümüne sebebiyet verdiği tekrar edilir

THE BRİDGES OF MADİSON COUNTY-YASAK İLİŞKİ

  Francesca’nın kasabasında iyi insanlar bulunur fakat bu insanlar toplumun basma kalıp düşüncelerinden yani steroidlerinden kurtulamamış tutumlarına hapsolmuş kişilerledir. Francesca kendini onlar gibi görmemekte ama onlar gibi persona geliştirmiştir. Personasıyla enflasyon düzeyine ulaşmamış ve özdeşleşmemiştir. O ise kendi doğrularını sağlıklı kimliğini arama aşamasında bir kadın. Çocuklarının ergen olduğu onun dinlediği müzikleri beğenmeyip radyoyu değiştirdiği, beklide hayatının ben “ Ne için yaşıyorum ?” düzeyinde sıkışıp kaldığı aşamadadır. Kimliğinden emin olamadığı bir aşamada olduğunu düşünüyorum.   Francesca’nın hayatı sıkıcı, tek düze ve tekrarlanan günlerden ibarettir ve evli iki çoğu vardır.   Karşısına hiç beklenmedik bir anda Richard adında özgür ruhlu doğa fotoğrafçısı çıkar. Her şeyin sonunda karşıtına doğru akması, anlamında yorumluyorum. Örneğin ben benimle çok zıt karakterli birine aşık oldum. Bu ne demek insanın aslında bulunduğu karakterin ( Francesca’nın sı

Kültür ve Dil

  Kültür ve Dil Kültürün için birçok tanım yapılmıştır. Sosyolojik olarak kültür kelimesini ilk defa Ziya Gökalp tarafından kullanmıştır. Fransızcada culture olan kültür kelimesi dilimize getirilmiştir ve top­rağı ekip biçme, verimlendirme anlamına gelmektedir. Kültürün   bir toplumun sosyal yapısına yön veren ve o topluma kişilik kazandıran değerler bütününden oluştuğunu,  sosyal akrabalık bağı diye adlandırdığımız   ortak davranış kalıplarından bir araya geldiğini, bir insan topluluğunun yüzyıllarca devam eden ortak yaşayışın­dan doğan maddî ve manevî değerlerinin, birikimlerinin ve davranış biçimlerinin bütünü olduğunu söyleyebiliriz. Kültürü, kendisini oluşturan öğelerin, nitelikleri bakımından  maddî kültür  ve  manevî kültür olarak ikiye ayrılır. Bu iki kavramı kültürün medeniyet ile ilişkisi ile somutlaştıra biliriz. Kültür ve medeniyeti birbiriyle iç içe geçmiş olarak veya birbirinden ayrı şeyler olarak inceleyebiliriz. Bazı düşünürler medeniyeti birkaç kültürün toplam